Eğitim Gücü-Sen Engelsiz Eğitim Çalışanları Üst Kurulu; Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK bünyesinde görev yapan 2.590* engelli öğretmen ve eğitim çalışanına yönelik, çalışma hayatındaki durumu tespit etmeye dair 21 soruluk anket çalışması gerçekleştirmiştir. Elde edilen veriler, okullardaki ve kurumlardaki tabloyu tüm açıklığıyla ortaya koymuş; engelli eğitim çalışanlarının karşılaştığı sorunların ciddiyetini gözler önüne serir niteliktedir.
Anketimize katılım sağlayanların yalnızca %35,1’inin kurumlarında yeterli fiziksel erişim düzenlemesinin bulunduğunu ifade etmesi; kamusal alanlarda, engelli haklarının hâlâ ihmal edildiğinin ve bu eksikliğin eğitim kurumları gibi temel yapılarda dahi görmezden gelindiğinin açık göstergesidir.
Ders materyallerine erişim konusunda;%46,6’lık bir kesim uygun içeriklere ulaşabildiğini belirtirken %34,6’sının hiç erişemediğini ve %18,8’inin bazen erişim sağlayabildiğini ifade etmesi, pedagojik eşitliğin sağlanamadığını ve engelli eğitimcilerin öğretim sürecinde sürekli dezavantajlı bırakıldığını gözler önüne sermektedir.
Katılımcıların %35,5 gibi yüksek bir oranı; kurumlarında engelli personele yönelik ayrımcılık yapıldığını gözlemlediğini belirterek, eğitim ortamlarında bile ayrımcı zihniyetin sürdüğünü ve kapsayıcılık anlayışının lafta kaldığını ortaya koymaktadır.
Mobbing durumlarında; yalnızca %30,6 oranında idari destek alınabildiğinin, buna karşılık %40,5 oranında destek alınamadığının beyan edilmesi, engelli çalışanların karşılaştığı psikolojik şiddet karşısında kurumların büyük ölçüde sessiz kaldığını ve bu sessizliğin, kurumsal düzeyde bir duyarsızlığa dönüştüğünü göstermektedir.
Görevde yükselme ve unvan değişikliği mülakatlarında; engelli olduğu için önyargıya maruz kaldığını düşünenlerin oranı %23,7 iken eşit değerlendirilmediğini hissedenler ve “bazen” işaretleyenlerle birlikte bu oran daha da yükselmekte, bu da liyakat ilkesinin engelliler söz konusu olduğunda sistematik biçimde ihlal edildiğini göstermektedir.
Mevcut mevzuatların; engelli çalışanların haklarını yeterince koruyup düzenlediğini düşünenlerin oranı yalnızca %2,3’te kalırken, %72,3 gibi ezici bir çoğunluk bu düzenlemeleri yetersiz ve dışlayıcı bulmakta, bu da hâlihazırda yürürlükte olan tüm yasal çerçevenin revizyona muhtaç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde; engelli personele yönelik gerçekçi ve çözüm odaklı politikalar geliştirildiğini düşünenlerin oranı yalnızca %4,1 iken %65,8 oranında katılımcı bu yönde hiçbir politika geliştirilemediğini belirtmiş, bu da mevcut yönetimin engelli çalışanlara dair sahaya dayalı etkili politikalar üretmediğini kanıtlamıştır.
Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, engelli eğitim çalışanlarının yalnızca fiziksel koşullarda değil; mevzuat, ayrımcılık, psikolojik baskı, liyakat ve yönetsel irade bakımından da derin bir eşitsizlikle karşı karşıya olduğu ve kamu idaresinin bu alanda sınıfta kaldığı net biçimde görülmektedir.
Aşağıdaki eklerden anket sonucumuza ulaşabilirsiniz.
Bazı sorular yalnızca öğretmenleri ilgilendirdiği için seçmeli şekilde düzenlenmiş olup katılımcı sayısında farklılık gösterebilir.